
Nasıl yaşamalı?
Türkçe adıyla Kiraz Çiçeği olarak bilinen Sakura çiçeği Japon geleneğinde yeniden doğuşu ve en önemlisi de yaşamı ve ölümü simgeleyen bir çiçek oluşu Japonların ve Samurayların Ruhunu yansıtan bir imge haline gelmiştir.
Yaklaşık olarak 200’den fazla çeşidinin olduğu ve en popüler çeşidinin Somei Yashino olduğu bilinmektedir. Sakura çiçekleri ağır ağır açar ve daha solmadan ansızın dökülüverir. Özü itibariyle çiçeklerinin açması hayatın başlangıcını, bir nevi baharı müjdeler ancak kaçınılmaz sonu ile gerçeği yüzümüze vurur. Daha solmamış bir şekilde en güzel halindeyken dallarından düşmesinden ötürü edebiyat dünyasında ölüm ile yaşamın birlikteliğini çağrıştırır. Daha en güzel görüntüsünü göstermişken ansızın çiçeklerinin düşmesi sebebiyle Samuray tarzı yaşam biçimini kabullen Japon geleneğinde çok önemli bir yere sahiptir. Kiraz çiçeği yani Sakura’nın yaşam döngüsü ve metaforik bir temsil ediş bakımından ele alındığında insan yaşamı ile özdeşleştirilmiştir.
Anadolu coğrafyada yaşamış olan mutasavvıf, halk ozanı, düşünür Yunus Emre (1240-1321)’den bahsetmemek çok büyük ayıp olur. Yunus Emre şiirleri, sözleri, felsefesi ve dünyaya bakış açısı ile tüm dünyada büyük yankı uyandırmış bir ozan ve düşünürdür. Öyle ki “Bu dünyaya gelen gider. Yürü fani dünya, sana gelende gülmüş var mıdır?” ve “Bu dünya bir penceredir, her gelen baktı geçti” sözleriyle hayatın gelip geçiciliğini vurgulamıştır.
Büyük Selçuklu Devletinin egemenliği döneminde 11. yüzyılda yaşamış Ömer Hayyam da insan aklının sınırlıklarını, evrenin ve hayatın gizemlerini sorgulamıştır. Yazdığı birçok eserlerin yanında RUBAİ tarzında yazdığı şiirleri ile kendi tarzının öncüsü olarak anılmıştır.
“Diyorlar ki hurili cennet güzeldir.
Ben diyorum ki üzüm suyu ondan daha güzeldir.
Elinde olana sarıl, o boş vaatleri bırak.
Davulun bile sesi uzaktan güzeldir”
Bu dörtlükten de anlaşılacağı üzere yaşamın kıymetini anda kalmayı vurgulayan Ömer Hayyam abartılı söz sanatını kullanmasından dolayı çevresince pek sevilmese de matematik ve geometri yaptığı çalışmalarından dolayı halen güncelliğini korumaktadır.
Günü yakala olarak Türkçe’ye çevrilen Carpe Dİem milattan 23 yıl öncesine dayanan bir felsefi akımdır. Romalı şair Horaca tarafından hayattan zevk alınması gerektiği fikrinin benimsenmesi için kullanılmış bir kavramdır. Ancak bu spontan dediğimiz düşünmeden, bilinçsizce yapılan eylemler olarak algılanmamalı.
Şunu da unutmamalı. “Eşya zıddıyla kaimdir” sözü mevcutta yer alan varlık düzeninin bir denge ve düzen üzerine kurulu olduğudur. Dolayısıyla her şeyin olduğu gibi güzelliğin, gençliğin de bir sonu vardır. Ez cümle, hayatta her şeyden ne yaşanılırsa yaşanılsın, içinde bulunulan anın kıymetini bilerek ve farkında olarak yaşamaktır.
Anda kal, anı yaşa…
Facebook Yorum
Yorum Yazın